4 Mart 2018 Pazar

KENDİNİ SEVMELİ İNSAN

Zaman zaman sevgi nedir diye soruyor insan kendine. Sevilmek istediğinden mi kendini sorguluyor, yoksa içerde biyerlerde yaralı çocuk mu konuşmaya başlıyor.

Hayatım iki bölüme ayrılıyor. 2010 öncesi ve sonrası. Ben gülümseyerek M.Ö. ve M.S. diye ikiye ayırıyorum. 2010 öncesi bol maskeli ve sorgulama nedir bilmeyen bir zehra iken, 2010 sonrası sürekli içerde bir yerleri sorgulayıp tek tek maskelerini masaya bırakan emekleyerek yürümeyi öğrenmeye çalışan bir zehra var.

Sevgi duygumuz anne karnında başlıyor. Annenin karnındaki bebekle ilişkisi ve annenin hamilelik boyunca yaşadıkları hissettikleri en büyük etkenlerden biri. Annenin yaşadığı herşeyi bebek bire bir yaşayıp kodlayarak hayatında yaşıyor.

Annenin hamilelikte yaşadığı duyguların bebeğe doğrudan etkisi bilimsel olarak kanıtlanmıştır.Anne karnında fetüsün yaşadığı bedensel duyumlar hafızayı oluşturmaya başlıyor. Bu algı duyular ve hisler şeklinde kaydediliyor.Tabi bunun yanında babanın ve anneyle ilişkide olan yakınlarında anne ve bebek üzerinde etkisi oluyor. Desteklendiği hisseden annenin bebeğide aynı duyguları hissediyor. Tam tersi durumda ise anne kendini değersiz ve sevgisiz hissederse, bebeğinde bu duyguları hissetmesi kaçınılmazdır.

Bebeğin büyüme evresinde annenin ona gösterdiği sevgi, yetişkin döneminde yaşayacağı hertürlü ilişkide hissedeceği duygularla bağlantılıdır. Yapılan araştırmalara göre anne ile büyüyen bebekler kendine güvenen, kendini seven bireyler oluyor. Annenin çalışmasından dolayı, anneyle daha az zaman geçiren bebekler yada sevgisiz ilgisiz büyüyen bebekler ise yetişkin hayatlarında sorunlarla karşılaşıyorlar.

Hayatımızda yaşadığımız herşey verdiğimiz her tepkinin bilinçaltımızda nedenleri vardır. Anne karnında hissettiklerimiz, anneyle ilişkimiz nedenleri oluşturmada etkenlerden birkaçı. Kendini sorgulamaya başladıkça, sevgiyi dıştan aldığını ve en önemlisi sevgi dilencisi olduğunu farkediyorsun. Farketmek birşeylerin değişmesi için kocaman bir adım.Bu evrede kolay bir süreç seni beklemiyor. Ama yalnız olmadığını hatırla. Hepimiz farklı süreçlerden geçiyoruz. İnan bana. Nezman ki verdiğin tepkiler değişiyor, ozaman dönüşümün içerisinde olduğunu anlıyorsun.

Sevginin ve büyülü bir duygunun içinde olduğunu her nefes alış verişinde hissettikçe, hayatına giren insanların değiştiğini ve en önemlisi hayatının renginin değiştiğini farkediyorsun. Neden yanındaki arkadaşının hayatında sevgisel problemler yokken, sen aynı problemleri yaşayıp duruyorsun. Sevilmek için vermek mi gerekli? Neden hep fedakarlık gösteriyorsun? Neden hayır diyerek sınır belirleyemiyorsun? Bugün bunu sorgulamaya ne dersin?

İlk adım kendine bir bak. İçerde gizli yerlere saklanmış hislere duygulara ve yaşanmışlıklara bir göz at. Sonra kahve eşliğinde annenle sıcacık bir sohbet ayarla. Annen sana hamileyken neler hissetti? hangi olayları duyguları yaşadı? Seni büyütürken neler yaşadınız? Sevginizi birbirinize gösterdiniz mi? v.s. Beyin öyle zeki bir organ ki olayın ilk anını farkettiği an kodlamayı çözmeye başlıyor.

Kendin için kendini sevmek adına çok güzel ve büyük bir adım atma zamanı. Ne dersin denemeye değmez mi?

Seviliyorsun...