29 Ekim 2018 Pazartesi

İNSANIN HAYATI ALIP VERDİĞİ NEFES SAYISI İLE ÖLÇÜLÜR

"Solunum bedende var oldukça hayat var demektir. Solunum yok olunca hayat da beraberinde yok olur. Bu nedenle solunum eğitilmelidir..." Hatha Yoga Pradipika

İnsanın hayatı yaşadığı günlerin sayısı kadar değil, alıp verilen nefes sayısı ile ölçülür. İlk doğduğumuz andan son nefesimize kadar geçen süre bizim ruhumuzun bu bedendeki hikayesidir.Nefes almak doğal ve otomatik dürtüsel bir harekettir.Çoğu zaman nefes alıp verirken sadece nefes alıp veriyoruz.Doğru nefes alıp vermediğimizi farketmiyoruz. Doğru nefes almak için çaba bile sarfetmiyoruz. İlk önce bilmemiz gereklidir ki doğru nefes burundan alınıp verilen nefeslerdir. Bebekler yüzde yüz doğru nefes alanlardır. Yaşamda ilerledikçe korku stres endişe duruş pozisyonu vs.. ile sığ nefesler alınıp verilme alışkanlık haline geliyor.

Nefes almak havanın akciğerlere alınıp verilme işlemidir.Vücudun ihtiyacı olduğu oksijeni alıp, korbondioksitin verilmesidir. Solunum sisteminin görevi vücudun ihtiyacına göre dış ortamdan gaz alışverişini sağlarken, dolaşım sistemiylede solunumu düzenlemektedir.Aktif bir lenf ve bağışıklık sistemiyle birlikte sağlıklı bir kan dolaşımana sahip olmak istiyorsan, sistemleri aktive edecek şekilde derin nefesler almalısın.Sağlığımızın kalitesi hücrelerimizin kalitesi ile ilgilidir. Vücuduna yeterli sağlıklı oksijen alıp vücuttaki toksin olarak biriken karbondioksitleri boşalttığında hücrelerinin kaliteside artar. Hayatı sürdürebilmek için enerjiye ihtiyacımız vardır. Enerjiyi ise kaliteli alınan oksijenle vücudumuz üretiyor.

Yapılan araştırmalarda tüm dünyada ki insanların solunum sisteminin %90'ından sadece %30'unu kullandığı ortaya çıkmıştır. Alınan nefesler gögüsden sığ ve kalitesiz nefeslerdir.Zihnin sağlığı aldığın nefeslerin kalitesiyle birebir ilgilidir. Zihinde oluşan karmaşıklık kaliteli nefeslerine odaklanarak berraklaşır.

Nefes şeklini değiştirdiğinde, vücut kimyan değiştiği için hastalıkların önüne geçilecektir. Vücut sağlığının yanında ise zihnininde sağlıklı olduğuna şahit olacaksın.

Doğru nefes alıp vermek ile akciğer kapasiteni artar, stres ve kaygıları düzenler, ağrı hissi azalır, vücuttaki toksinler atılır, lenfatik sistemi uyarılır, beden duruşunu düzeltilir, sindirim sistemini geliştirir, kalbi korur, cilt gençleşir, kanser hücreleri yenilenip iyileşir, zihinsel sağlık sağlanır.

Karın nefesinde ellerinizi karnınızın üzerine yerleştirinz. Nefes alırken karnınızı şişirin bunu yaparken diyafram yukarıya doğru hareket eder. Nefesi verirken karnınızı iyice içinize çekiniz bunu yaparken diyafram aşağıya doğru hareket eder.

Gögüs nefesinde nefes alırken göğüs kafesi genişliyor, nefes verirken gögüs kafesi eski haline geliyor.

Omuz nefesinde omuzlar ve köprücük kemiği yükseltilir ve nefes alırken karın kasılır. Maksimum çaba harcanmış olur ancak minimum miktarda hava solunulur.

Tam Yogik Nefesinde karından nefes alıp vermede ustalaştıktan sonra tam yogik nefesi öğrenmek için hazır olacaksınız. Yavaşça nefes alın, önce karın şişsin, sonra göğüs kafesini genişletip omuzları yükseltin. Verirken de önce karın insin sonra göğüs en sonda omuzlar. Bu tam yogik nefestir.

Doğru nefes tam yogik nefesidir.

Hatırla tıp kı bir bebek gibi:)

 


2 Eylül 2018 Pazar

DÜNYANIN DEĞİŞİMİNİ ENGELLEYEN TEK KİŞİ SENSİN

''Dünyanın değişimini engellyen tek kişi sensin.Kendini değiştir ozaman dünyanın da gözlerinin önünde değiştiğini göreceksin! Ölüm içermeyen berrak ve özgür her atom parçacığı dünyanın biçimlenmesinde yerini alacak ve onu her türlü kötülükten arındıracaktır.Kendini bilmenin ve oluş'u yükseltmek için durmaksızın çalışmanın önemini herhangi bir ahlaksal veya metafiziksel süslemeye girmeden bilimsel olarak kavra.
Bir kişi hangi yolculuğu benimserse benimsesin ister tarihi ister efsanevi olsun ne şekilde özgürleşme mücadelesine girerse girsin ister gerçek olsun ister imgesel hepsi tek bir hedefe yönelir.

KENDİNİ BİLMEK!

Kendini bilmek seni hem kendinin hemde dünyanın efendisi yapacaktır.'' (Tanrılar Okulu)

Deniz kenarında oturmuş Tanrılar Okulu kitabını okurken  bu paragrafların üzerinde derin nefesler alarak defalarca okudum okudum. Dalgaların sesini dinlerken gözlerimi kapayıp içselleştirdim.
DEĞİŞİM nedir? İçinde bulunduğun durumdan memnun olmadığında arzuladığın köklü dönüşüm. Bize öğretilen ise bir durumdan memnun değilsen, var olan durumdan uzaklaşıp dış dünyaya odaklan
mak. Farketmediğim en büyük nokta ise var olan durumdan uzaklaşmanın çözüm odaklı olmadığı çünkü bir süre sonra aynı hissi duyguyu yaratan bir benzer durumu yaşama ihtimalin çok yüksek. Şahıslar değişir zaman mekan farklılaşır ama his duygu korku yarattığın durum aynı kalır. Değişmesi gerekenin kendin olduğunu anladığında ise herşey bambaşka olacak. Kendi hayatında yaşadığın yada dünyada yaşanılan her olayın senin bir parçan olduğunu FARKET!

Özgürleşmek için her günü kendi gelişimine ada. Özgürleşeceğin ise korkuların seni sınırlayan her türlü öğretilmiş alışkanlıkların ve tepkilerin. Nezamanki özgürleşme yoluna gireceksin kendini bilme yolunda emin adımlarla ilerlemeye başlayacaksın. Kendini bilen insanın dünyası da kendisiyle birlikte değişir.Kendini tanımak için soracağın en büyük soru ise ''BEN KİMİM?''

Kendini tanıdığın yollarda ilerlemen dileğiyle...

17 Haziran 2018 Pazar

YOGA MATINDAKİ DURUŞUN

 

Yoga matının markası, şekli, rengi, fiyatı, kalitesi senin hayatın için hiç önemli değil. Önemli olan matının üzerinde sergilediğin duruş...

Öyle anlar yaşanır ki nefesin içine daldığında, nefesinle asanadan asanaya akarken yada çabasız şekilde bir asanada teslim olmayı hatırlarken zorlanabilirsin, gözyaşların akabilir, kendini sevebilirsin yada nefret edebilirsin, kendinle gurur duyabilirsin yada kendini hırpalayıp suçlayabilirsin, kendine nezaketli davranabilirsin yada acı çektirebilirsin, her noktandan terler akarken vazgeçebilirsin yada vazgeçmezsin, meditasyonda kalıp zihni sıfır noktasına getirebilirsin yada ben ne yapıyorum diyen egonun söylemlerine ayak uydurabilirsin, savasanada tüm bedenini, zihnini ve ruhunu serbest bırakıp akışa teslim olabilirsin yada zihin savaşını kazanabilir... Tıpkı hayatta ki gibi!!!

Sadece kendini matında farkındalıkla izlerken kendine nasıl davrandığını gözlemle ve farket!

Sınırlarından, korkularından ve öğrenilmiş alışkanlıklarından dolayı yaşadığın zihin savaşları yapamadığın asanalarla, alamadığın kaliteli nefeslerle karşılaştıkça, tüm bunların senin önünde kocaman engeller olduğunu ve hepsinin birer yanılgı olduğunu farkedersin.

Derin bir nefes alıp, korkunun, sınırın içine dalarken karanlıktan aydınlığa doğru bazen kolay bazen düşe kalka, bazen acılı bol gözyaşlı, bazende bol kahkahalı bir yolda ilerlediğini anlarsın.

Ve en büyük farkındalıkda sadece o anın olduğu!

Geçmişin pençesinden, geleceğin endişesinden sıyrılıp sadece o anı yaşaman gerektiği!

Zaman geçtikçe farkediyorsun ki, zaten olacak olan oluyor. Onu kontrol ettikçe gözüne gözüne sokup korkuların içinde kendinle savaştıkça sadece aynı çemberin içinde dönüp durduğunu farkediyorsun.

Asanalarda temel prensibleri öğrenince, geriye sadece çizdiğin sınırlar ve yarattığın korkular kalıyor.Belki düşeceksin belki yine yine yine düşeceksin... Herdefasında sınırlarını ve korkuları aştıkça bedenini, zihnini ve nefesini farkedip anlayacaksın.

Bedeninde, zihninde, nefesinde ve kalbinde büyük yüzleşmeler yaşayabilirsin!

Ve sonunda büyük değişimi an ve an farkedeceksin!

Tıp ki hayatta yaşadığın olumsuzluklardaki sergilediğin duruşdaki değişim gibi.

Matta gösterdiğiniz duruşu hayatta göstermeye başladığınızda işte ozaman bir bayram havası oluyor!!!

Matta kendinize ve çevrenize gösterdiğin nezaket, disiplin, cesaret, zihindeki meditatif hal, nefesdeki anı yakalama, koyduğun sınırların bir ötesine geçme.

İşte hayatta da böyle davrandığınızı bir düşünsenize...

Tüm olay bu değil mi?

* Matta kendine şefkatli ve nazik davranıyor musun?

Ya hayatta?

* Matta hırsları bırakıp sadece anda kendi merkezinde kalarak odağını bedenine, nefesini ve kendini tanımaya adıyor musun?

Ya hayatta?

* Matta sınırlarının ötesine geçmeye, katmanlarını ve duvarlarını yıkmak adına cesaret gösteriyor musun?

Ya hayatta?

Bir dostun olarak sadece bunları düşünmeni ve harekete geçmeni önerebilirim. Bende senin gibi hayatı matımda öğreniyorum.

Yoga kendini tanıman ve dönüştürmen için en önemli bir araç.Yalnızca bu dönüşüm için devamlılık ve disiplin gerekli.

Şimdi matını önüne serip,
kendi yolculuğuna başlamaya ne dersin?

Namaste:)

4 Mart 2018 Pazar

KENDİNİ SEVMELİ İNSAN

Zaman zaman sevgi nedir diye soruyor insan kendine. Sevilmek istediğinden mi kendini sorguluyor, yoksa içerde biyerlerde yaralı çocuk mu konuşmaya başlıyor.

Hayatım iki bölüme ayrılıyor. 2010 öncesi ve sonrası. Ben gülümseyerek M.Ö. ve M.S. diye ikiye ayırıyorum. 2010 öncesi bol maskeli ve sorgulama nedir bilmeyen bir zehra iken, 2010 sonrası sürekli içerde bir yerleri sorgulayıp tek tek maskelerini masaya bırakan emekleyerek yürümeyi öğrenmeye çalışan bir zehra var.

Sevgi duygumuz anne karnında başlıyor. Annenin karnındaki bebekle ilişkisi ve annenin hamilelik boyunca yaşadıkları hissettikleri en büyük etkenlerden biri. Annenin yaşadığı herşeyi bebek bire bir yaşayıp kodlayarak hayatında yaşıyor.

Annenin hamilelikte yaşadığı duyguların bebeğe doğrudan etkisi bilimsel olarak kanıtlanmıştır.Anne karnında fetüsün yaşadığı bedensel duyumlar hafızayı oluşturmaya başlıyor. Bu algı duyular ve hisler şeklinde kaydediliyor.Tabi bunun yanında babanın ve anneyle ilişkide olan yakınlarında anne ve bebek üzerinde etkisi oluyor. Desteklendiği hisseden annenin bebeğide aynı duyguları hissediyor. Tam tersi durumda ise anne kendini değersiz ve sevgisiz hissederse, bebeğinde bu duyguları hissetmesi kaçınılmazdır.

Bebeğin büyüme evresinde annenin ona gösterdiği sevgi, yetişkin döneminde yaşayacağı hertürlü ilişkide hissedeceği duygularla bağlantılıdır. Yapılan araştırmalara göre anne ile büyüyen bebekler kendine güvenen, kendini seven bireyler oluyor. Annenin çalışmasından dolayı, anneyle daha az zaman geçiren bebekler yada sevgisiz ilgisiz büyüyen bebekler ise yetişkin hayatlarında sorunlarla karşılaşıyorlar.

Hayatımızda yaşadığımız herşey verdiğimiz her tepkinin bilinçaltımızda nedenleri vardır. Anne karnında hissettiklerimiz, anneyle ilişkimiz nedenleri oluşturmada etkenlerden birkaçı. Kendini sorgulamaya başladıkça, sevgiyi dıştan aldığını ve en önemlisi sevgi dilencisi olduğunu farkediyorsun. Farketmek birşeylerin değişmesi için kocaman bir adım.Bu evrede kolay bir süreç seni beklemiyor. Ama yalnız olmadığını hatırla. Hepimiz farklı süreçlerden geçiyoruz. İnan bana. Nezman ki verdiğin tepkiler değişiyor, ozaman dönüşümün içerisinde olduğunu anlıyorsun.

Sevginin ve büyülü bir duygunun içinde olduğunu her nefes alış verişinde hissettikçe, hayatına giren insanların değiştiğini ve en önemlisi hayatının renginin değiştiğini farkediyorsun. Neden yanındaki arkadaşının hayatında sevgisel problemler yokken, sen aynı problemleri yaşayıp duruyorsun. Sevilmek için vermek mi gerekli? Neden hep fedakarlık gösteriyorsun? Neden hayır diyerek sınır belirleyemiyorsun? Bugün bunu sorgulamaya ne dersin?

İlk adım kendine bir bak. İçerde gizli yerlere saklanmış hislere duygulara ve yaşanmışlıklara bir göz at. Sonra kahve eşliğinde annenle sıcacık bir sohbet ayarla. Annen sana hamileyken neler hissetti? hangi olayları duyguları yaşadı? Seni büyütürken neler yaşadınız? Sevginizi birbirinize gösterdiniz mi? v.s. Beyin öyle zeki bir organ ki olayın ilk anını farkettiği an kodlamayı çözmeye başlıyor.

Kendin için kendini sevmek adına çok güzel ve büyük bir adım atma zamanı. Ne dersin denemeye değmez mi?

Seviliyorsun...